Türkiye'de uçağa binen ilk kadın Belkıs
Şevket Hanım'dır. (1912) Türkiye'nin ilk uçağını kullanan kadın ise;
******'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'dir. Türkiye'nin ilk kadın askeri
pilotu yine Sabiha Gökçen'dir. ******'ün Türk kadınının her alanda
başarılı olabileceğine inandığını, buna örnek olarak da kendisini
yetiştirmek istediğini söylemesi üzerine 1935 yılında havacılığa
başlayan Sabiha Gökçen, Sovyetler Birliği'nde Yüksek Planör Okulu'nu
bitirdikten sonra, planör öğretmenliği yaptı. Türk havacılık tarihi
ilerleyen yıllarda başka kadın pilotları da yetiştirdi. Bunlardan birisi
var ki, bir ilke imza attı. Şenay Günay, ilk kadın savaş pilotumuz
olarak tarihe geçti.
Şenay Günay, Antakyalı. 1938 yılında doğan sanatçı Türkiye’nin ilk kadın
savaş hava albayı Günay, Hava Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde
görev aldı.
Demokrat Merkez Parti'nin kurucu üyelerinden de olan Şenay Günay,
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin ikinci sınıfında okurken, Hava
Harp Okulu'na kız öğrenci alınmasına dair çıkan yasadan yararlanarak
1956 yılında bir kız arkadaşı ile birlikte Hava Harp Okulu'na girer. İki
yıl eğitim alan Günay, Asteğmen olarak mezun olduktan sonra
İzmir-Gaziemir'deki Uçuş Okulu'na gider. Bu okuldan sonra Eskişehir Jet
Filo Komutanlığı'nda eğitimine devam eden Günay, jet brövesi alarak jet
pilotu oldu. F-86 ve C-47'lerde uçan Şenay Günay Hava Kuvvetleri'nde 23
yıl görev yaptı ve Albay rütbesinde emekli oldu.
1980’de emekli olan Günay resme olan tutkusu sebebiyle zaman içinde,
Ankara Kadın Ressamlar Derneği’nin yurt içi ve yurt dışında açtığı karma
sergilerde resimlerini sergiledi. Washington’daki National
Museum-Women'in Art üyesidir.
2006 yılının Nisan ayında 17. kişisel sergisini Gaziantep’te açtı.
Kendi İfadesiyle
'Askerlik ve resim zıt değil’
Resim yapmayı her zaman çok sevdim. 4 yaşından itibaren resim yaptığımı
hatırlıyorum. Fakat ancak emekli olduktan sonra resme vakit ayırabildim.
1960’ta dünyanın ilk kadın savaş pilotlarından biri oldum. 1980’de
albay rütbesindeyken kendi arzumla emekliye ayrıldım. Emekliliğimle
birlikte resme tekrar başladım, 17 kişisel sergi açtım. Empresyonist
tarzda resim yapıyorum. Türk resmine yön veren asker ressamlarımızdır ve
bu bir gerçektir. TSK’nın, sanata verdiği önemi ortaya çıkarmak
amacıyla böyle bir sergi yapmak istediğini düşünüyorum. Askerlik ve
resim birbirine zıt alanlar değil. Çünkü ikisinde de bir disiplin
mevzubahis.
25 Şubat 2002 tarihli SABAH Gazetesi'nde yayınlanan röportaj
(Röportajı yapan gazeteci: Hale GÖNÜLTAŞ)
* 50'li yılların Türkiye'sinde erkek egemenliği içinde Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne girmeye nasıl karar verdiniz?
O sıralar Hukuk Fakültesi öğrencisiydim. Birgün radyodan Hava
Kuvvetleri'ne pilot adayı alınacağını anonsunu duydum. Aileme danıştım.
Babam son derece muhafazakar bir insandı. Önce çok karşı çıktı. Sonra
yoğun ısrarlarımla sınava girmeme izin verdi. İstanbul'dan sınava girmek
üzere İzmir'e gittim. Sınavlara girdim ve kazandım. Hava Harp Okulu'nda
pilot adayı olarak eğitime başladım.
KARDEŞ GİBİYDİK
* Erkek pilotlar sizi nasıl karşıladı?
Okulda sadece iki bayan pilot adayıydık. Erkek hegomonyasının olduğu ve
askerliğin erkek işi olduğu bir dönemdi. Tabi önce şaşkınlıkla
karşılamış olabilirler. Ama bizlere hissettirmediler. Erkek
arkadaşlarımızla birlikte, aynı eğitimi aldık. Kadın olduğumuzu hiçbir
zaman onlara hissettirmedik. Aynı eğitim kıyafetleri, postallar,
şapka...
* Eğitiminizi tamamlayıp ilk uçuşa çıktığınız gün ne hissettiniz?
O gün dünya basını Ankara'ya alana akın etmişti. Uçuş öncesi hocam bana,
"Şenay ne olur beni mahçup etme" dedi. Uçağı kırmadan başarı ile
meydana indirdim. Bir ABD'li gazeteci yanıma yaklaşarak, "Lütfen
arkadaşlarınızın sizi omuzlara almasını istiyoruz" dedi. Ama bizim bir
muhafazakar tarafımız vardı. Bunu gazetecilere anlattım. Böyle bir
fotoğrafı veremeyeceğimi söyledim. Daha sonra bana aynı gazeteci,
"Orduda, cinsel tacize uğradınız mı?" diye sordu. Ben de Türk gelenek ve
göreneklerinin asla böyle bir şeye izin vermeyeceğini ve Türk kızının
aile içerisinde saygı ve sevgi içinde yoğrulduğunu söyledim. Çünkü
bizler kardeş gibiydik.
* Havada tehlike atlattınız mı?
Evet, Bir gün askeri nakliye uçaklarından biri ile Diyarbakır'dan
Ankara'ya ABD'li bir heyeti getiriyordum. Hava koşulları çok kötüydü.
Hidrolik sistem arızalandı. Uçak irtifa kaybetmeye başladı. Tek motora
kalmıştım. Uçak sol tarafa yattı. Heyet panik oldu. Sonra bir bulut
parçası buldum. Oradan indim. Elmadağın karlı yamaçları ile burun buruna
geldim. Buz kırıcı çalışmıyordu ama limit limite Ankara'ya indim.
SEN KIZSIN, JET KULLANAMAZSIN!
* Orduda kadın olmanın avantajları oldu mu?
Hayır. Tam aksine kadın olmamızdan dolayı bir adım geride kaldığımız
zamanlar oldu. Örneğin, Hava Harp Okulu ikinci sınıftaydım. Hava Harp
Okulu'nda yapılan bir sınavla jet pilotu yetiştirilmek üzere 2 pilot
Teksas'a gönderilecekti. Sınava girdim. Ergin Celasin ve ben kazandım.
İkimizi çağırdılar ve "Sizleri komutan görmek istiyor" dediler. Önce
Ergin girdi içeriye. Sonra tabur komutanım "Hadi Şenay sıra sende" dedi.
Postallarımı parlattım ve içeri girdim. Eğitim başkanı, gözlüğünün
üzerinden bana baktı ve "Ama sen kızsın olamaz" dedi. Dışarı çıktım.
Yerime yedekten biri kaydırıldı. Benim sınavım iptal edildi. Bir Türk
genç kızı Teksas'a gitse dünya ayağa kalkardı. Türkiye'nin adı tüm
dünyaya duyurulurdu. Ama kadınlara genişleme olanağı ve fırsatı
verilmedi.
* Yükselme şansınız olmadığı için mi emekliye ayrıldınız?
Türk Silahlı Kuvvetler'deki tek kadın pilot albaydım. Eğer komutanlarım
isteselerdi, "Şenay ayrılma. Kal. Sen general olabilirsin"
diyebilirlerdi. Ama tam aksine, ayrılmamız için bütün şartları altın
tepsiyle önümüze sundular. O yıllarda görev yapan kadın subaylar sessiz
sedasız görevlerimizi yaptık. 1960'da Hava Harp Okulu'na bayan alınması
durduruldu. Bugünün emekli albayları elleri öpülecek insanlardır. Türk
kadınının yazgısının değişmesine neden olmuşlardır. Onlar ******'ün
özlemlerini yerine getiren sessiz kahramanlardır.
* Halen bir kadın albay generalliğe yükselemedi. Neden acaba?
Siz bir bayanı askeri okullara alıyorsunuz. Ona üniforma
giydiriyorsunuz. Rütbe veriyorsunuz. Ama albaylıkta dur diyorsunuz.
Böyle şey olamaz. Kadının önünün tıkanması ve rütbelerinin büyütülmemesi
için hiçbir neden yok.
* Kadın komutan bir erkek komutandan farklı ne düşünebilir, nasıl bir
politika ortaya koyabilir?
Erkekler sakın alınmasın. Ama kadınlar sayesinde dünyada savaşlar
engellenecektir.
'Regl döneminde bile uçardım'
Elinin hamuru ile erkek işine girmiş denmesin diye meslek hayatım
boyunca özel günlerimde dahi uçtum. "Regliyim, uçamam" diyemezdim. Bir
gün filo doktoru bana "Sizinle özel konuşmak istiyorum" dedi. "Aylardır
bu filonun doktoruyum ve her sabah gelirim. Ama sen bir şey
söylemiyorsun. Sen özel gün yaşamaz mısın?" diye sordu. "Beni rahatsız
etmiyor" dedim. Doktor da bana "Bu çok önemli yukarda büyük tehlike
yaratabilir" dedi. Ama yine de söyleyemedim. Bu durum ordudaki genç
kızlar arasında şimdi de yaşanıyor. Ve çok sakıncalı."
Kaynaklar
Hürriyet Gazetesi yazarı Uğur CEBECİ (18.02.2001 tarihli köşe yazısı),
Milliyet Gazetesi (22 Nisan 2006), Sabah Gazetesi (25.02.2002)