Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündemdeki konuları
değerlendirdi. Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
"Pazar günü
İstanbul'daki programları iptal ederek Van'a gittim. Şehitlerimiz için
hazırlanan törene katıldım. Ardından Şemdinli'deki Tekeli Taburu'na
gittik. Burada çatışmada yaralanmış askerlerimizle konuştuk, kısa bir
sohbetimiz oldu. Sonrasında Gediktepe mevkiine gittik, mevzilerde
incelemelerde bulunduk. Buraların görülerek değerlendirmeler yapılrısa,
yazılanların ne kadar doğru olduğu ortaya çıkacaktır. Gediktepe'nni
yüksekliği 2.300 metre, ortalaması oraların 3.000 metre. Buralardaki
vadilerden sızma hareketleri oluyor.
Oralar kapalı karakol falan
değil etrafı kum torbalarıyla kaplı mevziler. Televizyonlarda
anlatılanlardan çok farklı. Muhalefet partilerinin liderleri de oralara
gitsinler, incelesinler ondan sonra değerlendirsinler. Dönüşte Derecik
beldesi Umurlu karakolunu ziyaret ettik, birlikte yemek yedik.
Askerimizin morali yüksek. Sıfır nokasında nöbet tutandan en yüksek
rütbel,i askere kadar hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor. Gediktepe ile
Irak arası 3 km. Ondan sonra başka bir mevzi yok.
Genelkurmay
Başkanı'nın geri saflara alalım önerisine Adanalı asker "Orada dokuz
atrkadaşınmı şehit verdim, beni buradan almayın, vatanımı savunmak
istiyorum" dedi. İşte bu asil karakter vatanımızı savunmamızı sağlıyor.
Her bir Mehmedin gözlerinde bu asaleti gördüm. Bu milletin asaleti
gençlerimizin gözünde parlayan umut ışığıyla ayyılduızlı bayrağımız
ülkenin her yerinde dalgalanmaya devam edecek.
Geüvnlik
güçlerimiz Türk milleti için fedakarca mücadele ediyor. Terörle
mücadelede ne gerekiyorsa yapılıyor. Ortaya çıkan ihtiyaçlar
karşılanıyor. AK Parti iktidarı hiçbir mazerete sığınmadan üzerine
düşenleri yapmaya çalışıyor. İrade ise irade, fedakarlık ise fedakarlık,
kararlılıksa kararlıklık gereken her şey hükümet tarafından ortaya
koyuyor. Bizden ne talep edildiyse hepsini verdik. Terör bugünün sorunu
olmadığı gibi sabahtan akşama bitecek değil. Bazı çevreler terörle yeni
tanışmış gibi tepkiler veriyor.
Bunun içeriyle ilgili kapsamı var
dışarıyla ilgili kapsamı var. Hepsinin üzerine gidiliyor. Meseleyi
siyasallaştırmak, haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunmak yanlıştır.
Medya
kendini taraf olarak görmemeli sorumsuz davranışlardan kaçınmalı.
Görüntülü, yazılı medya böyle bir meselede evlerin içine girerek içi
canı, yanık annelerin tavırlarını göstererek kime hizmet eder. Terör
örgütünün amacı kendi propagandasnı yaptırmaktır. Medya ne yazık ki;
bilerek veya bilmeyerek terör örgütüne yandaşlık yapmaktadır. Artık
burada Türkiyemizde meseleyi hükümetin üzerine yıkıp sıyrılmak kimsenin
haddi değil. El ele mücadele sürdürülecek.
Terör konusunda insan
olmanın, hak hukuka önem vermenin gereğidir. Uzun yıllardır terörle
mücadele veriyoruz ama nasıl muhalafet yapılıyor, nasıl yayın yapılır
bilmiyoruz. Yapılanlar terörün amacına hizmet ediyor. Yapıcı olmanın
yollarını öğrenmeliyiz. Yoksa, toplum olarak kaybederiz, başkalarını
sevindiririz.
Terör örgütü de çok iyi biliyor ki; bu eylemlerle
varılacak bir yer yoktur. Bu kanlı saldırılar yıllardır yapılıyor peki
kim kazandı? Ülkenin kaynakları heba edildi. İlk kanlı eylem 1984'te
Eruh'ta gerçekleşti. 26 yılda hiçbir şey elde edemediler. Güya sözcüsü
olduklarnı iddia etikleri kardeşlerime evlat acısından başka bir şey
vermediler. 17-18 yaşındaki gençleri kendi ikballeri için ölüme
yolladılar. Gençleri bir piyon gibi hem cinayete hem de intihara
yolladılar. 6-7 yaşındaki çocukların ellerine taş vererek polise
saldırttılar.
Bölge insanının daha fazla gözyaşı dökmesi için
ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar. Şiddet devreye giriyorsa
mantık devreden çıkar. Biz bu şiddet diline teslim olmayacağız. Geçmişte
defalarca yapılanı tekrar etmeyeceğiz.
Benim şehidimin kanı
kurumadan Ankara'dan şiddetin diline şiddetle karşılık veriyor.
Olağanüstü hal ilan edilsin, açılımdan vazgeçilsin, erken seçime
gidilsin diye açıklama yapıyor. Aslan gibi yavrular daha toprağa
verilmeden siyaset yapmanın zamanı mı? Terör örgütü Şemdinli'de vuruyor
Ankara'dan birileri ses veriyor. Terör örgütü olağanüstü hal ilan
edilsin, Türkiye yeniden 90'ların kanlı yıllarına dönsün istiyor
muhalefet partisi terör örgütünün ekmeğine yağ sürüyor.
Terör
örgütü bu sorun çözülmesin diye eylem yapıyor birileri. Ankara'da terör
örgütünün amaçlarına uygun dil kullanıyor. Olağanüstü hal, yerleşim
bölgelerini boşaltmaktır, eğitime araç vermektir, binaları yıkmaktır,
sokağa çıkmayı yasaklamaktır, üst aramasıdır, ev aramasıdır. Hangi
yaraya merhem oldu. Teröre çare olmayı bırakın daha da derinleştirdi.
Olağanüstü
hal terörün diline teslim olmaktır.
Sorunu bu hale getiren bu muhalefet partilerinin hukuksuz, çapsız
politikalarıdır, şiddet politikalarıdır.
Terör örgütü elebaşısı
size altın tepsi üzerinde sunuldu, neden o zaman bataklığı
kurutmadınız? O zaman mışıl mışıl uyuyanlar fırsatı
değerlendiremeyenler, şimdi konuşuyorlar. Elebaşı elinizdeyken niçin
görmezden geldiniz bu sorunu niçin hasıraltı ettiniz? Çünkü söz
verdiniz. Size terörist başını teslim edenler o sözü aldılar. Şimdi
bize fatura ediyorsunuz, ama fatura kesilecekse size kesilecek. Benim
milletim bunu gayet iyi biliyor.
Terör varken açılım yapılmaz
diyenler, niçin terör uyurken istismar sebeplerini ortadan
kaldırmadılar. Bu güne kadar hak ve özgürlükler için ne önerdiniz?
Hukuka, demokrasiye, akla, mantığa uygun olmadan boş laflarla hareket
ettiniz. Gücünüz yok, iradeniz yok. Ana muhalefet partisinin iktidar
oldukları dönemde şehit sayıları zirve yapmıştır. Yavru muhalefetin
döneminde de sayılar çok fazlaydı.
Terörün sıfırlanması mümkün değil. Son terörist etkisiz hale
getirilene kadar TSK tabi ki savaşacak. Boş konuşmak, hamaset yapmak
terörün elini güçlendirir. Muhalefet yapmak, boş konuşmak değildir,
felaket tellallığı yapmak değildir. Toplumu ajite etmek, galeyana
getirmek değildir.
Milli birlik ve kardeşliğin sona erdiğini demokratik açılımın
bittiğini söyleyenler gaflet, basiretsizlik içindeler. 1984 ten beri her
terör karşısında şiddete teslim olanlar bu günde aynı şekilde şiddete
teslim oluyorlar. Ne zaman demokrasi güçlense terör devreye girer,
ekonomik atılım olsa terör devreye girer. Ama biz geri adım atmayacağız.
PKK, Kürt kökenli vatandaşların temsilcisi olmadı. Bugünde değildir
yarın da olmayacaktır. Biz açılımı terör örgütü için başlatmadık. Milli
Birlik projesini, Türkiye'yi huzura ve güvenliğe kavuşturmak, Türkiye’yi
dünyada ön saflara taşımak için başlattık. Biz bu ihanetin içinde
yokuz.
Somut bir örnek veriyorum. Açılım terörü azdırdı şeklinde terör
örgütünün ağzıyla konuşanlar, 26 yılda bu ülke teröre, sadece asker ve
polis olarak 27 bin şehit verdik. Açılım mı vardı? Proje mi vardı?
Kardeşliği yüceltecek tek bir adım mı vardı? Doğu ve Güneydoğu'ya
yönelik tek bir adım mı vardı? Hayır. Biz bu oyuna gelmeyecek, aziz
milletimizin bir kez daha hayal kırıklığı yaşamasına müsaade
etmeyeceğiz.
Milli birlik ve kardeşlik projesinin neyine karşısın? Gel oturalım
konuşalım dedik. Terörü nasıl yok edeceğiz, birlikte ortak bir yol
bulalım dedik. CHP'ye MHP'ye çağrıda bulunduk hiçbirisi cevap vermedi.
Randevularımıza olumlu cevap gelmedi. Sen olumlu yaklaşmazsan, biz de
diğer yolları görüşmeye başlarız önce. Biz aydınlarla entelektüellerle
koordinasyonumuzu sürdürdük. Bu ülke de etnik unsurların sorunları var
mı, Kürt, Türk, Çerkez, Abaza, Gürcü, Roman. Bu sorunlara eğilmek yanlış
mı? İnanç gruplarının sorunu var mı, Sünni, Alevi, diğer inanç
grupları. Hepsinin kendi sorunları var. Bunları çözmeye yönelik adım
atmayacak mıyız? Sen devletsin o zaman sorunu çözeceksin. Ekonomik
sorunumuz yok mu, var bunlara yönelik çözüm önerimiz tabi ki olacak. Siz
bunlara yönelik ne söylediniz. Siz zaten iktidara gelemeyeceksiniz. Bu
akılla halk iktidara getirmez.
Açılım sürecini sabote etmek için ellerinden gelen provokasyonu
yapanlar, milli birlik ve kardeşlik projelerinin önünü kapatırlar. Erken
seçim diyenler, bu ülkede AK partinin erken seçim lüksü yoktur. Erken
seçim yapacak kadar acze düşmüş bir hükümet de yok. AK Parti erken
seçime gitmeyecek kadar güçlüdür.
Milli birlik projesi için yola çıkarken, muhalefetin bu kadar ölçüsüz
seviyesiz sorumsuz davranacağını düşünmedik. Süreci bu kadar sabote
etmeye çalışacaklarına ihtimal vermedik. En can alıcı soruna kayıtsız
kalacaklarını düşünemedik. Ama kapılar yüzümüze kapansa da, politik
çıkarlar öne çıksa da biz bu süreci başlatacağız dedik ve başlattık.
OHAL'i biz kaldırdık. Türkiye'nin en uzak mezralarına yol götürdük,
su götürdük, elektrik götürdük. Doğu ve Güneydoğu’da 15 katrilyonu aşan
yatırım yaptık. Hapisteki çocuklarıyla kendi dillerinde konuşsunlar diye
anaların önünü biz açtık, anadilde eğitimin önünü biz açtık, TRT6'i biz
kurduk, eğitimin kalitesini yükselttik.
Milli Birlik ve Kardeşlik yolundan dönmeyeceğiz, açılım kapanırsa
bilin ki, gençlerin kanıyla beslenen vampirler kazanır, dar görüşlülük
kazanır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanması için yolumuza devam edeceğiz.
Kardeşliğin, sağduyunun egemen olması gereken bir süreçten geçiyoruz.
Ülkenin bu sorunu karşısında ortak bir yol sağlamamız gerekiyor. Akılla,
mantıkla sağduyuyla hareket etmeliyiz. Yıkıcı söylemler, vurucu
tavırlar anca teröre hizmet eder.
Meseleleri bir AK Parti meselesi, bir hükümet meselesi gibi ele
alanlar, ne vatan ve halk için ne de kendileri hayrına bir tavır
sergilemiyorlar. Buradan CHP, MHP, BDP'ye sesleniyorum, meclis içinde ve
dışındaki herkese sesleniyorum, bu süreci provoke eder, kapamaya
çalışırsanız millet önünde de, tarih önünde de kaybedersiniz. Gelin, bu
sürece destek verin. Milli Birlik ve Kardeşlik sürecine katkı sağlayın.
Raporlarınızın arkasında durun, bu mesele herkesin meselesi, şahsi
çıkarlarınızı bir kenara koyun.
Değerli arkadaşlar özel bir hatırlatma da bulunuyorum, kim ne derse
desin bundan böyle görevlisi sorumlusu olduğunuz illere çok daha fazla
gidin. Gitmediğiniz takdirde çok büyük bir vebalin altına girersiniz. 22
Temmuz emanetinin gereğini yerine getirin. Bu emanet hafta sonu iline
gel tatilini yap emaneti değildir. Burada teşkilatla halkla iç içe ol
emanetidir. Konuşacağız. Çünkü biz yazılı ve görsel medyayla
sorunlarımızı halledeceğiz. Onlara rağmen geldi, milletle el ele
vereceğiz.
Gençler ölüyor, sakat kalıyor, önceki gün dün bugün 17 ocağa ateş
düştü. Anneliğin siyaseti yoktur. Anneler siyasi nutuklar duymak
istemiyor. Erken seçim çağrıları değil, propaganda sözleri değil çözüm
çağrıları duymak istiyor. Aynı şekilde bir babanın da evlat acısını
dindirmek kolay değildir. Bütün partilere, sivil toplum kuruluşlarına,
medyaya sesleniyorum: Anne babalara kardeşlik sözleri verelim, tek yürek
olduğumuzu gösterelim. Göstermezsek, vazgeçersek, boynumuzu bükersek bu
ülke kaybeder.
Geçen hafta Ergenekon ile ilgili 9 hakime açılan tazminat davası
kararı Anayasa'ya aykırıdır, Venedik Komisyonu maddelerine aykırıdır.
Korkutmaya sindirmeye yönelik bir hukuk skandalıdır. Hukuk herkese eşit
uygulanır, ama maalesef 9 hâkime yönelik tazminat davasıyla hukuk
çiğnenmiştir. Hukuk siyasallaştı diyenler neden şimdi sesiniz çıkmıyor?
Hükümet yargıya müdahale ediyor diyenler, neden şimdi sesiniz çıkmıyor?
Anayasal suç işlenmesi karşısında neden sesiniz çıkmıyor?
Anayasa da yaptığımız değişikliğin ne kadar haklı ve yerinde olduğu
bu olaylarla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Biz üstünlerin hukukunu
değil, hukukun üstünlüğünü savunarak buraya geldik.