Mısır, Suriye, Yemen ve Filistin
sultanı ve Eyyubi hanedanının ilk hükümdarı. Kudüs’ü Haçlılardan alarak
(2 Ekim 1187) kentte 88 yıl süren Frank işgaline son vermiş,
Hıristiyanların misilleme olarak düzenledikleri III. Haçlı Seferi’ni
etkisiz hale getirmiştir.
Babası Necmeddin Eyyub, Selçuklu emiri İmadeddin Zengi’nin hizmetinde
görevliydi. Baalbek ve Şam’da büyüyen Salaheddin iyi bir din eğitimi
aldı. Askeri yaşamı Zengi’nin oğlu ve ardılı Emir Nureddin’in
komutanlarından, amcası Asadeddin Şirkuh’un hizmetine girmesiyle
başladı. Şirkuh’un, Mısır’ın I. Haçlı Seferi sonucunda kurulan
Latin-Hıristiyan devletlerinin eline geçmesini önlemek amacıyla
düzenlediği üç sefer sırasında, Kudüs’ün Latin kralı I. Amalricus,
Mısır’ın Fatımi halifesinin güçlü veziri Şavar ve Şirkuh arasında
karşılıklı bir mücadele gelişmişti. Salaheddin Şirkuh’un ölümünden ve
Şavar’ın öldürülmesinden sonra, henüz 31 yaşındayken hem Suriye
birliklerinin komutanlığına, hem de melik unvanıyla Mısır vezirliğine
atandı (1169).
1171’de Mısır’da Şii Fatımi halifeliğine son vererek Sünniliğe
dönüldüğünü ilan eden Salaheddin Eyyubi böylece Mısır’ın tek yöneticisi
durumuna geldi. Bir süre için kağıt üzerinde Emir Nureddin’in vasalı
olarak kaldıysa da bu ilişki Suriye emirinin 1174’te ölmesiyle sona
erdi. Mısır’daki zengin tarım topraklarını mali dayanak olarak kullanan
Salaheddin, Nureddin’in çocuk yaştaki oğlu adına naiplik talebinde
bulunmak üzere küçük, ama çok disiplinli bir orduyla Suriye’ye hareket
etti. Ama çok geçmeden bu talebinden vazgeçerek, 1174’ten 1186’ya değin
Suriye, Kuzey Mezopotamya, Filistin ve Mısır’daki tüm Müslüman
topraklarını kendi bayrağı altında birleştirmeye girişti. Zamanla
sahtekarlık, ahlaksızlık ve gaddarlıktan uzak, cömert, erdemli, ama
kararlı bir hükümdar olarak ünlendi. O zamana değin iç çekişmeler ve
yoğun rekabet yüzünden Haçlılara direnmede güçlük çeken Müslümanların
maddi ve manevi açıdan güçlenmelini sağladı.
Salaheddin, yeni ya da gelişmiş askeri teknikler kullanmak yerine, çok
sayıdaki düzensiz kuvvetleri birleştirip disiplin altına alarak askeri
güç dengesini de kendi lehine çevirmeyi başardı. 1187’de bütün gücüyle,
Latin Haçlı krallıklarına yöneldi. Düşmanlarının tümüyle yoksun olduğu
komuta yeteneğiyle 4 Temmuz 1187’de tükenmiş ve susuzluktan bitkin
düşmüş bir Haçlı ordusunu, Kuzey Filistin’de Taberiye yakınındaki
Hattin’de sıkıştırdı ve bir hamlede yok etti. Haçlıların verdiği
kayıpların büyüklüğü Müslümanların Kudüs Krallığı’nın neredeyse tümünü
ele geçirmesini sağladı. Akka, Betrun, Beyrut, Sayda, Nasıra, Caesarea,
Nablus, Yafa ve Aşkelon üç ay içinde düştü. Salaheddin Haçlılara en
büyük darbesini ise 88 yıl Frankların elinde kalan Kudüs’ü 2 Ekim
1187’de teslim alarak indirdi.
Salaheddin’in başarısına düşen tek gölge Sur’un ele geçirilmemesiydi.
1189’da Haçlı işgali altında yalnızca üç kent kalmış, ama sağ kalan
dağınık Hıristiyanlar zorlu bir kıyı kalesi olan Sur’da toplanarak Latin
karşı saldırısının çıkış noktasını oluşturmuşlardı. Kudüs’ün düşmesiyle
derinden sarsılan Batılılar yeni bir Haçlı seferi çağrısında bulundu.
III. Haçlı Seferi çok sayıda büyük soylu ve ünlü şövalyenin yanı sıra,
üç ülkenin krallarını da savaş alanına çekti.
III. Haçlı Seferi uzun ve tüketici oldu. I. Richard (Aslan Yürekli)
tartışmasız askeri dehasına karşın hiçbir sonuca ulaşamadı. Haçlılar
Doğu Akdeniz’de ancak güvensiz bir toprak parçasına tutunabildiler. Kral
Richard Ekim 1192’de dönüş için yelken açtığında savaş sona ermişti.
Salaheddin başkent Şam’a çekildi. Uzun seferler ve at üstünde geçen
günlerden sonra çok yaşamadı. Akrabaları imparatorluğu paylaşırken,
arkadaşları Müslüman dünyasının en güçlü ve en eli açık hükümdarının,
mezarını yaptırmaya yetecek para bırakmadığını gördüler.